Solun açmazı : snobizm …

Bazen doğru başlığı bulmak tüm yazıyı yazmaktan daha çok zamanımı alıyor . Bir çok yazar çizerin aksine ben Türkçe yi son derece yeterli ve yetenekli bir dil olarak görüyorum . Sorun çıktığında bu çoğu zaman dilimizin kelime dağarcığının bir takım konularda yetersiz kalması ile ilgili oluyor , orada da orijinal kelimeyi kendi dilindeki haliyle alıp cümle içinde kullanarak meseleyi çözmüş oluyoruz . Zaten yüzyıllardır aynı şeyi gerek Arapça gerek Farsça ile aynı metodoloji ile yapıyoruz . Adına Osmanlıca dediğimiz dil böyle bir dengeli karışımın ürünü idi . Bu yüzden başlıktaki yabancı kelimeyi anlayışınıza sığınarak kullanıyorum .

Esasa gelecek olursak , son yazımda da üzerinde durduğum demokrasinin önemli bi arızası olarak görüp irdelediğimiz sağ popülizmin soldaki zıt kardeşi olan sol ” Snobizm ” den bahsetmek istiyoruz bu yazıda …

İçinde bir tutam ukalalık da olan kendini beğenmişlik olarak tercüme edebileceğimiz snobluk, burda kullanmak istediğimiz anlamıyla , sol eğilimli siyasi retoriğin , kendini indirgeyememesi ve bundan hareketle son tahlilde halk kitleleri ile aynı dili konuşamaması , bir türlü gönül yakınlığı kuramamasıyla oluşan bir açmazdır . Fransızca da bu durum için üretilmiş özel bir kelime bile var , Türkçeye çevrilmiş hali : Vulgarize olamamak . Ortalama halkın algı seviyesine inip aynı dilin konuşulamaması hali.

Bunun bir ” açmaz ” olması biraz insan doğası ile ilgili bir durum . Pahalı bir araba aldığımızda , muhteşem bir villamız olduğunda , ünlü bir markanın ayakkabısına bir kaç bin USD verdiğimizde , yazdığımız şarkı hit olduğunda , yazılarımız çokça okunduğunda kendimizi ister istemez olduğumuzdan daha yüksekte olma yanılgısına kaptırır , sıradan insanlardan üstün olma illüzyonunu yaşarız . Kökleri evrimsel biyolojide yatan , türdeşleri arasından karşı cins tarafından seçilme isteğinde yatan bu yarı masum duygu ne yazık ki tamamen kaçamayacağımız bir tuzak .

Yukarıda bahsettiğim maddi kazanımların yanında elbette ”bilgi” de çok değerli bir kazanımdır . Sol görüşte kendi diyalektiği gereği sadece değerli değil aynı zamanda zorlu bir ” bilgi ” kazanımdır . Geleneksel olana karşıdır . Yüzyıllarca toplumun her katmanına kök salmış dini , sosyo kültürel , kastçı , aşiretçi feodal düzene karşı, bilimi , adaleti ve eşitliği savunur . Sıradan insanın DNA sına işlemiş siyasi ve sosyo kültürel ezberi bozmaya girişir . Cesurdur .

Bilgiyle donananda refleks olarak maddeyle donananlar gibi bir üstünlük refleksi geliştirir , halkı cahil , onun adına , gerektiğinde de ona rağmen yönetecek bir yığın görmeye kadar vardırır işi bir çok kez .. Tarihte19. ve 20 yy bu yaklaşımın örnekleri ile doludur .Tartışmasız sorunlu bir bakış açısıdır bu . Öznesi halk olan yönetim sanatında özneye yabancılaşmak gibi çapraşık bir duruma sebebiyet verir ister istemez .

Milli tarihimizde de örnekleri önemli bir yer tutar bu konunun. Cumhuriyetimizi kuran kadrolar anti emperyalist, anti monarşist , halkçı ve devletçi olmaları hasebiyle esasen siyasi yelpazenin soluna düşerler . Pek bilinmese de , genç Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında ki en yakın müttefiki Sovyet Rusyadır . Elbette zaman içerisinde değişen konjonktürle bu durumda değişmiş ve başka yöne evrilmiştir .

Cumhuriyetimizi kuran kadro Avrupa da kaliteli eğitim almış , bir kaç dil konuşabilen , Batı nın özgürlükçü ve eşitlikçi , anti emperyalist akımlarından çokça etkilenmiş münevverlerdir . Fakat büyük bir sorunları vardır .Dönüştürmek istedikleri toplumun öznesi olan bu ülkenin halkına yabancılaşmışlardır ve artık aynı dili konuşamamaktadır . Yapılacak tek şey bu dönüşümü ve devrimi gerekirse ona rağmen yapmaktır . Çünkü geniş halk kitlelerinin istenilen algı noktasına gelecek donanıma sahip olması kısa vadede imkansızdır .

Anlatmak istediğimizi yaşanmış gerçek bir örnekle ifade edelim : Cumhuriyet kurulmuş , CHP ülkeyi tek parti iktidarı ile yönetmektedir . Kurtuluş savaşının kahramanları Kazım Karabekir ve Rauf Orbay Paşa lar CHP milletvekili olmuşlardır . CHP İstanbul İl Başkanlığı da bir organizasyon tertip eder ve Paşaların halkın derdini dinleyeceği bir gün belirleyip duyurusunu yapar . Paşalar erkenden İl Başkanlığına gelir ve bekler .Akşam olmuştur gelen giden olmamıştır . Kimse cesaret edememiştir . Halkta vatandaş bilinci oluşması için henüz çok erkendir . Milletvekili nin milletin vekili olarak görülmeye başlamasına daha çok vardır .

Gel zaman git zaman , ülkede sol hareket kendini daha doğru bir zeminde ifade eder hale gelmiş ama liderlerinin kendini halka indirgeyememesi kronik bir problem haline gelmiştir . Bir çok muazzam özelliğinin yanında kitle iletişimi zayıf olan İsmet Paşa dan sonra partinin başına geçen lider, ülkenin en afili okulu Robert Kolej den mezun centilmen Ecevit tir , ardından onu takip eden Erdal İnönü aslen bir fizik profesörüdür , halk ile teması yok denecek kadar azdır . Halefi Deniz Baykal ise kendine has antipatikliği ile nam salmıştır . Mevcut Genel Başkan ile ilgili yorumu siz değerli okuyuculara bırakıyorum . Onları mitinglerde veya köy meydanlarında değil daha çok grup toplantılarında ya da basın toplantısında boy gösterir buluruz .

Siyasi argümanları bu kadar haklı ve kuvvetli olan ; insanın onurlu bir yaşam sürmesi adına doğruya en yakın söylemi ve talepleri geliştiren bir siyasi hareketin bu açmaza düşüyor olması büyük bir talihsizlik . Seçkinci , elitist ve snob kalmayı ideallerini gerçekleştirmeye yarı bilinçli olarak yeğlediğini düşündüğüm sol siyasi kadroların bu kronik problemden kurtulup , tarihin onların omuzlarına yüklediği büyük sorumluluğun bilincine varmalarını dilemekten başka çaremiz yok .

Aksi halde , sol iktidarları görmek için her seçim öncesi ABD de olduğu gibi bir Covid 19 salgını ve yönetim fiyaskosunu tecrübe etmemiz ( herkesin üstünde ittifakla birleştiği konu , Trump ın son 4-5 ayda ki kötü salgın yönetimi olmasaydı , Demokratların sandığa gömüleceği hususu ) , ya da 1999 da Türkiye de DSP iktidarını hazırlayan terörist Abdullah Öcalan ın yakalanması gibi istisnai durumları beklemek, bu durumlar haricinde de sığ sağ popülizme maruz kalmak durumunda kalacağız .

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.