Tarihsel köklerini tek tanrıcı dini metinlerde , inançlarını bir sebepten değiştirmiş insanları kategorize etmek için bulan döneklik kelimesi , bugünki terminolojik karşılığını pratikte daha dünyevi ve ideolojik bir zeminde bulmakta ve geçen yüzyıllar içerisinde bu sıfatın atfedildiği kişiler için ifade ettiği tehditkar duruşunu kılık değiştirerek te olsa devam ettirmekte .
Doğanın ve evrenin en yaşamsal işleyiş mekaniği olan adaptasyon , evrim , gelişim ve ilerlemenin önünde duran en önemli sosyo zihinsel bariyerlerden biri olduğunu düşündüğüm bu direnç tahkimatına kurban giden ruhların sayısı hiçte azımsanmayacak kadar çok .
İlk kurbanlarını aldığı yıllarda , inançlarından dönen inananların bunun bedelini yaşamlarıyla ödediğine sıklıkla şahit oluyoruz . Bugün ki değer yargılarımız , düşünce ve inanç özgürlüğüne bakışımız ve onun da ötesinde insan hayatının biricikliğine yüklediğmiz anlamla hiçte bağdaşmayacak bu yaklaşım , çok değil insanlığın varoluş serüveninde daha dün diyebileceğimiz birkaç yüzyıl öncesine kadar toplumsal hayatın bir parçası idi .
Tek tanrıcı vahiy kaynaklı kutsal metinlerde bu yönde bir emredici hüküm bulunmamakla birlikte , dinin yeryüzünde ki uygulayıcıları pratikte inancını değiştirenlere karşı en azılı şiddet eylemlerini uygulamaktan geri durmamışlar ama işin ilginç yanı dönenlerin sadece döndüğü yerde değil dönülen yerde de pek hoş karşılanmamışlardır. Örneğin , Yahudilikten Hristiyanlığa geçenlerin gerçekte dönüp dönmediğini araştırmak üzere dönemin İspanya sında ( 1464-1474 ) kilise ve devlet eliyle önce bir tahkikat komisyonu kurulmuş ardından da başına ünlü din adamı Thomas de Torquemada nın geçtiği özel engizisyon mahekmeleri ile sonu sürgüne varacak ısrarlı homojenisayon politikaları sürdürülmüştür .
Günümüze yaklaştıkça , fikir kampını değiştirmenin yarattığı sonuçlar, fikrini değiştiren açısından , elbette yukarda ifade ettiğimiz şekildeki yaptırımlara maruz kalmaktan genel olarak uzaklaşmış , daha çok kınanma , yaftalanma , hakir görülme boyutuna evrilmiştir . Elbette buna şükredecek değiliz , aksine konuyu , dönmenin önce tavizsiz bir özgürlük alanı sonra da gerektiğinde bir erdem olarak anılması gerektiğine inandığımız bir zemine taşımaya çalışacağız . En basit haliyle dönmek ; ezberini bozmak , konfor alanını terk etmek ve tanımı gereği bir yüzleşmedir . Nasıl olur da kendi içinde bu müthiş hesaplaşmayı , ayağa kalkışı anlam olarak barındıran bir kavram hala jargonumuzda hakaret amaçlı kullanılabiliyor , anlamakta zorluk çekiyorum !
İşin şaşırtıcı ve çelişkili tarafı , kelimeye bu kavramsal anlamı yükleyen retorikler özünde dönekliğin ilk uygulayıcıları olması . Tüm dinler bir önceki müesses inanç nizamına karşı durup yeni kendi devrimsel inanç sistemetaiğine dönmemişler midir ? İlk Hristiyanların hepsi Yahudi dönekleri veya ilk Müslümanların hepsi Puteperest döneği değil midir ? Bu döneklik iyi şu döneklik kötüdür diyebileceğimiz evrensel sosyo ideolojik bir ölçü skalası var da bundan insanların mı haberi yok ?!
Hayatlarının belirli bir döneminde tüm kalpleri ile başkaca tanımlı bir inanç örgüsünün iman edenleri iken , iyiyi doğruyu akla yatkın olanı yeni keşfetmiş olmaları yüzünden onların kınanmamalarını temin eden şeyin sadece bu inanç devriminin aynı zamanda siyasi gücü de ele geçirmiş olduğundan kaynaklandığını görmemekteler mi ?
Kaynağını dünyevi referanslı olarak tanımladığımız siyasi iedolojiler için de geçerli değil mi söylediklerimiz , safları arasından bu yönde işaretler veren bağlılarını zapt-ı rapt altına almak için ana akım söylemin davrandığı ilk silah döneklik yaftası yapıştırmak değil mi ? Yine paradoksal olan , düşünsel sancı ve doğumun sonucu olarak ortaya çıkan ideolojilerin kendlerini var eden düşünce ve kalıpların daha ileriye evrilemeyeceğine yönelik dogmatik saplantısı ve bu merkezden hareketle yine kendi içinden çıkan farklı seslere tahammülsüzlüğü .
Aslında kolaylıkla kavranabileceği gibi , yukarıda anlatageldiğimiz meselenin özündeki sebep aşikardır . Kısaca formüle etmek gerekirse , arkasında çoğunluğu sürükleyip , arkasından otoriter gücü de müesses kılabilen devrimsel düşünceler, bu yeni müesses nizamın yine yeni müesses idarecileri tarafından önce dogmatize sonra karakterize edilmekte ve bu bereketli yeni düzenin sınırları kendine tehdit oluşturabilecek yine devrimsel yeni düşünclelere karşı döneklere karşı tehdit ile tahkim edilmektedir.
Kısacık insanlık tarihi ; romantik tebliğci İsa nın sözlerinin , asırlarca kanla vaftiz edilen engizisyoncu ve afarozcu ortaçağ kilise devletine nasıl dönüştüğünü ; yoksulluktan ve acıdan beli bükülmüş Rus köylüsünün ve işçisinin omuzlarında yükslelen Ekim devriminin ilk iktidar sahiplerinin gücü konsolide etmek adına devrimdeki Kızıl Ordu ya önderlik etmiş yol arkadaşlarını nasıl olupta döneklikle suçlayıp önce sürgüne sonra öbür dünyaya yolladıklarını ; ya da Descartes , Spinoza ve Locke vb gibi aydınlanmacı felsefenin açtığı yolda serpilen çocukların nasıl olupta sömürgeciliğin , ırkçılığın , gelmiş geçmiş en büyük insan kayıplarının yaşandığı iki büyük savaşının mimarları olduğunu ; Kuran da dinde zorlama olamayacağı ( Bakara 256 ) iman ettikten sonra fikrini değiştirip inancını terk edenler için ise cezanın ancak yaratan katında olduğu ( Bakara 217 ) açık bir şekilde ifade edilmişken , nasıl olupta dinin yer yüzündeki uygulayıcıları tarafından kısa süre içerisinde ‘’ irtidat ‘’ müessesesi kurulup, dinden dönenlerin işleri Allah a kalmadan , yeryüzünde canlarından edildiğini ibretle gözlerimiz önüne sermiştir .
Uzağa gitmeden ülkemizden de örnekler verelim : Siyasi ihtiraslarını içinde bulunduğu toplumun kronik meseleleri içine başarı ile gizleyen , o noktalarda birikmiş potansiyel ve tepkisel enerjiyi başarıyla oya çeviren , gücü konsolide ettikten sonra da programında yer alan bu hedeflerden itina ile ‘ dönen ‘ ortada ne AB Tam Üyelik hedefi , ne yolsuzluklarla mücadele dirayeti ne de ifade özgürlüğü bırakan kadroların icraatine tanık olmuyor muyuz hepimiz ?
Baskı kuran , kategorize eden , ötekileştiren , ırk ve cinsiyet eşitsizliğini dayatan her türlü inanış ve ideolojiye karşı ; sorgulayan , doğruyu arayan aklın ve vicdanın şeref madalyasıdır döneklik …